Hipnozla İlgili Ezber Bozan Röportaj

Mehmet Başkak'tan Hipnozla İlgili Ezber Bozan Açıklamalar...

http://haberler.rotahaber.com/Mehmet-Baskak-Hipnoz-farkli-bir-iletisim-bicimi_517108.html

Türkiye'deki sayılı hipnoz üstatlarından biri olarak kabul edilen Mehmet Başkak, hipnozun farklı bir iletişim biçimi olduğunu söyledi ve hipnozun uyutma değil, tam tersine insanları uyandırma olduğunu söyledi. Mehmet Başkak, terapiyle yok edilen korkuların bir daha asla dönmeyeceğini söyledi.


Başkak, hipnozun "uyutma" değil tam tersine kişileri bir uyandırma yöntemi olduğunu söyledi. Mehmet Başkak'a sorularımızı hiç bir ön çekince oluşturmadan sorduk. O da aynı içtenlikle ve açıklıkla cevaplandırdı.Röportaj: Seher KADIOĞLU / Rotahaber - Hipnoz, her kesimden ve her konumdan insanın ilgisini çeken bir konu. Hiç ilgilenmez görünen kişiler için bile gizemli bir kavram. Türkiye'de hipnoz dendiğinde akla ilk gelen isimlerden birisi olan Mehmet Başkak ile bu konuyu konuştuk. Mehmet Başkak, yurt içinde ve dışında bu konuda hem konferanslar veren, hem de hekimlere bu yöntemi kullanarak tedavilerini yapmalarına yardımcı olan bir isim.

- Hipnotizma nedir?
- Hipnotizma veya hipnoz, trans da denilebilir. İnsanın günlük yaşam içerisinde varolan yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirmesi için yaradılıştan gelen bir özelliğidir. Aslında her insan bu zihinsel duruma gün içerisinde birçok kez girer çıkar; hipnotistler, hipnoterapistler olarak, bu insani hali bazı tekniklerle insanların faydasına dönüştürüyoruz.

Bilincin açık olduğu durumda, kişiyi, belli bir dalgınlık, belli bir trans aralığına sokarak, psikolojik problemlerini aşmalarına, yaşam kalitelerini arttırmalarına dönük çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaları uygulama tekniklerine hipnoz diyoruz. Diğer bir deyişle uyku ile uyanıklık arasında bilinç tamamen açıkken, asla uyumadan, bayılmadan, zihnin girdiği özel bir odaklanma durumudur. Bu özel hâl, insanın yaradılış özellikleri arasında zaten vardır; hipnotizma zihnin uyanık haldeyken gösterdiği bir dalgınlık durumudur da denilebilir.

HİPNOZ 2 BİN YILDIR AMELİYATLARDA KULLANILIYOR

Hipnotizma sayesinde neler başarılıyor?

- İnsanın davranışlarına yön veren birtakım otomatik davranışlar, bilinçaltı süreçleri var. Birdenbire kendimize mani olamadan aşırı öfke gösterebiliyoruz veya sigaranın zararlarını bildiğimiz halde elimizde olmadan sigara içiyoruz.  Veya bir kuştan, kediden evcil küçücük bir köpekten korkabiliyoruz. Halbuki aklımızla bilincimizle bize zarar vermediğini biliyoruz.

 Korku ve öfke nedeniyle hayat kalitemizi bozacak şekilde birtakım olumsuz davranışlar içine girebiliyoruz. Mantıksız olduğunu bildiğimiz halde bu ruh halini aşamıyoruz. İşte hipnoz, elimizde olmadan yapmaya devam ettiğimiz kötü alışkanlıkları değiştirmemize yardımcı olan, aşırı öfke, korku, içe çekilme gibi insan hayatını olumsuz etkileyen kalitesiz davranışların kökenine inmemize, onların sebebini bilinçaltı düzeyinde bulmamıza, insanların bu sebeplerden kurtularak müthiş bir değişim ve dönüşüm yaşamasına katkı sağlayan, çok özel teknikler bütünüdür.

Ameliyatlarda kullanılmasını biraz açabilir miyiz?
- Ameliyatlarda yaklaşık 2000 yıldır kullanılıyor .İbn-i Sina’nın binden fazla ameliyat yaptığını bize ulaşan kaynaklardan biliyoruz. Daha o çağlarda, anestezik etkiyi hipnozla sağlayabilen bir hekimdi. Bu çok yeni bir şey değil. Türkiye’de hipnoz yardımıyla yapılan ameliyatlar da var. Dünyada tıp literatüründe, bilimsel yayınlarda  örnekler çok… Bizim de  destek verdiğimiz jinekologlar ağrısız sancısız doğumlar yaptırdılar. Diş hekimliğinde de oldukça sık kullanılıyor.

Safra kesesi ameliyatı olur mu?
- Hekim uygun görürse, hipnoz bilgisine sahipse ve hastayı da uygun görürse elbette. Hekim herhangi bir ameliyatı yapmak üzere hipno anestezi yapabilir.

- Tek tük duyuyoruz hipnoz desteğiyle yapılan ameliyatları...
- Aslında sistematik bir çalışma olmadığı için fazla örnek yok ülkemizde. Türkiye’de çok yeni bu çalışmalar. Amerika’da ve İngiltere’de 1950’lerde resmi kabul görmüş. Amerikan tıp birliği  İngiliz tıp birliği ta o yıllarda hipnozu  tedaviye destek yöntemi olarak kabul etti. Bizde  ise geçtiğimiz ekim ayında, Sağlık Bakanlığı, alternatif tıp yasasıyla beraber, hipnozu yasal olarak henüz  benimsedi. Umarız kısa sürede yayılır.

KİMLER HİPNOTİZE EDİLEMEZ?

- Görme ve duyma engelliler hipnotize edilebilir mi?
- Zeka özürlü olmayan, akıl sağlığı yerinde olan ve iletişim kurabildiğimiz herkes hipnotize edilebilir. Hipnoza almak tek başına hiçbir şeydir, sonrasında değişim tekniklerini uygulayabilmektir asıl önemli olan.

Ameliyatlarda, fobilerde, bağımlılıklarda faydalanılıyor, “şizofrenlerde  kullanılmaz” deniliyor. Yalnız bir yerde rastladım; mümkün diyen de olmuş.
Bir kişinin hipnoza alınabilmesi için akıl sağlığının yerinde olması,  zihinsel engelli de olmaması gerekiyor. Zekâ düzeyi yeterli olmalı.

-Şizofrenlerin zekâsında problem olmayabiliyor.
- Bu tip röportajlarda şizofrenleri de hariç tutarız;  herkesin yanlış bir işe kalkışmaması için alınan bir önlemdir. Hipnozu bilen bir psikiyatr, klinikte, özellikle bazı tip şizofrenlerle çalışabilir. Hipnoz, bazı tip şizofrenlerde etkin bir şekilde tedaviye destek olabilir. Amaa ltını kuvvetle çiziyorum, bu, psikiyatrların işidir.

HİPNOZ SANATTIR

Her meslekte başarılıyı başarısızı görüyoruz; hipnoz yapanların da iyisi kötüsü var mıdır?
- Şüphesiz, hipnoz uygulayıcısı olmak bir sanat; çünkü bir insanla farklı bir iletişim gerçekleştiriyorsunuz, elbette uygulayıcıya göre çok fark vardır;  bir ses sanatkârının yeteneği gibi; iki sanatkarın da sesi çok güzeldir ama bir tanesinin sesi daha çok tesir eder.

Hipnoz uygulayıcısının  bu işe ayırdığı zaman, bu işi nasıl yaptığı, birikimi, donanımı, becerisini etkiler. Ancak hipnoz uzmanı özel bir güce sahip insan değildir. İnsanları istemeden hipnoza alamaz; hipnoza girecek kişinin telkinleri kabul etmesi gerekir. Hipnoz uzmanı sadece iyi bir hipnoz eğitimi almış, hipnozu alma ilmini öğrenmiş kişidir; ekstra bir yetenek, ekstra bir gizemli güç asla sözkonusu değildir. Hipnozcularda özel gizemli bir güç olduğu inancı,hurafeden ibaret batıl bir inançtır.

Röportaja gelmeden önce yabancı ülkede çekilmiş bir video izledim. Bir deney yapılmış. Caddede rastgele insanlar aniden hipnoza sokuluyor ve dilendiriliyor. Uyandırılan denek o anı yine uzmanın verdiği emirle hatırlamıyor.
- Bizim de hızlı hipnoza alma videolarımızı görmüşsünüzdür. Türkiye’de o tarz eğitimleri sistematik olarak başlatan biziz. Oradaki uygulayıcı ortalama bir hipnoz uzmanı, uygulamaları yaptığı yer ise bildiğiniz bir tv programı ve hipnoz uygulamasına eşlik eden reytinge dönük işlemler var. Hipnoz ilmine vakıf olmayan ortalama bir izleyicinin gördükleriyle, hipnoz ilmini bilen birisinin görmesi arasında fark var.

Onlar şov mu biraz? 
- Evet. Onlar şov tadı verilmiş birtakım gösteriler. Oradaki insanlar istemese telkini reddedebilirlerdi. Dünyanın en ünlü hipnoz uzmanı gelse sizi hipnoza alsa, “Şişli meydanında başı açık bir tur at” dese gözünüzü açar “Ne biçim konuşuyorsun?” der anında reddedersiniz, gözünüzü açıp tepki verirsiniz.



Böyle olmasa, terör unsurları diğer yanda bunları bitirmek isteyen devlet niye tehlikeli işlerle uğraşsın? Herkes tutar hipnozcuyu işini kolayca halleder. Hipnoz uzmanı neden çalışsın? İnsanları hipnoza alır bankadan istediği kadar para falan alır. İnsanları, hipnozla istemedikleri, ahlaki değerlerine ters davranışlara yönlendiremezsiniz; bunlar, filmlerde romanlarda anlatılan hikayelerdir.

7 GÖBEK ÖNCEKİ DEDEMİN YAŞADIKLARI

Hipnozun üçharflilerle bir alakası olabilir mi?
- Hiç alakası yok; hipnoz bilimsel yöntemlerle anlaşılabilen ve öğretilebilen bir sistemdir. Üniversite mezunu olan herkesi eğitimlere kabul ediyoruz; eğitimlerini alıp mesleklerinde uyguluyorlar.

Televizyon programında seyretmiştim. Uzman hipnoz ettiği kişiyi bilinçaltında geriye döndürüyor; çocukluğuna, doğuma, doğum öncesindeki yıllara uzanılıyor. Başka bir kişilik devreye giriyor; bunun adı reenkarnasyon ve dinimizde yeri yok. Yalnız hocam, kaç kere seyrettim, hipnoz uzmanı da hipnoza giren de yalan söylemiyorlardı; işin içinde cinler de yok diyorsunuz. Nasıl izah edeceksiniz?

- Reenkarnasyon inançla alakalı bir durum; sizin tvde seyrettiğinizi, hipnotik şartlar altında ben defalarca deneyimledim. Mesleğimin bir parçası. Fakat ben onu üç veya beş kez dünyaya geldik şeklinde yorumlamıyorumHipnotik ortamdaki reenkarnasyon çalışmalarının tamamında, inanmışlık, kabul ve bir yönlendirme vardır, bu şartlar altında yönlendirmeyle ipin ucunu bilinçaltına bırakırsanız, Hz. Ademin babası olduğunuzu da size söyletebilir.Şöyle bir durum da olabilir. Fakat; DNA hafızasının, hücresel düzeyde, yoğun hipnotik ortamda çözülmesi olarak yorumluyorum.7 göbek önceki dedemin yaşadığını hipnotik ortamda hatırlayabiliyorsam, hipnozdan çıktığımda bunu kendi yaşamım zannedebilirim.

Reenkarnasyon insanların inançlarına göre şekillenen, daha çok Hint, Budist kültürün dünyaya ihraç ettiği bir inanış biçimi. İnsanlar istediklerine inanabilirler saygı duyuyoruz. Bu tür geriye dönüş çalışmaları, birtakım psikolojik problemlerin aşılması manasında hipnoz dünyasında tercihe göre bir teknik olarak kullanılıyor; eğer kişi birtakım problemleri aşmak için o tarz bir çalışma yapılmasını arzu ediyorsa, hipnoz uzmanı bunu uygun görüyorsa,  alan memnun veren memnunsa problem yok.

REENKARNASYON, GEN HAFIZASININ ORTAYA ÇIKMASI

Sizin kişisel bakışınız nedir reenkarnasyon konusunda?
- Belki de reenkarnasyon dediğimiz, gen düzeyinde hafızanın sökülmesi; önceki yaşamlarda varmışız gibi algılayabiliyoruz;bilinç altı ilginç bir alan. Beynimiz oyunlar oynayabilir bize; bir başkasının hatırasını yönlendirmeyle bizim hatıramızmış gibi zannettirebilir. Ya da az önce söylediğim gibi, gen düzeyindeki hafızanın yoğun hipnotik ortamda çözülmesiyle 7 göbek önceki dedesinin yaşadıklarını kişi, kendi yaşamıymış gibi hatırlayabilir.

Bu daha çok inançla ilgili bir konu aslında yani şöyle sorabilirsiniz: Siz reenkarnasyona mı yoksa ahirete mi inanıyorsunuz? Bunun hipnozla ilgisi yok, sorduğunuz için söylüyorum; Ben Ahirete inanıyorum.

Bir forumda,  “dermatolojide, siğillerle mücadelede alerjik deri rahatsızlıklarında hipnoz kullanılmaz sonra cinci hoca üfledi geçti derler” şeklinde bir sitemle karşılaştım. Dermatolojik rahatsızlıklarda hipnozun faydası hakkında ne düşünürsünüz?
- Dünyadaki tıp otoritelerince, bilimsel çevrelerce, baş yapıt olarak kabul gören bilimsel yayınlarda hipnozun deri sorunlarında kullanıldığı örnek çok. Telkinin siğil, sedef, vitiligo gibi hastalıklara iyi geldiğini bilimsel yayınlarda defalarca okudum. Başvuran dermatologlar olursa, onlara nasıl olduğunu öğretir ve bilimsel yayın bilgisi anlamında  katkı da sağlarız.

Konu açıldı madem cinci hoca okumalarını nasıl yorumlarsınız?
- Cinci hoca denilen kişiler, hipnozu, farkına varmadan kullanıyorlar. Çocukluklarından itibaren usta-çırak ilişkisiyle öğrendikleri için bazı uygulamalarının trans olduğunun farkında değiller, bilimsel yöntemlerden uzak bir sistem elbetteki ama zemininde hipnoz var aslında. Kendileri de bunun hipnoz olduğunun ayırdında değiller; becerilerinin kaynağı bir tür hipnotik trans.

Sizin gibi bir hipnoterapistle aranızda telepatik pratikler yapıyor musunuz?
- Hipnozun telepatiyle hiç alakası yoktur, o çok ayrı alan, konumuz sınırları dışında kalıyor. Telepati herkese öğretilemez, hipnoz herkese öğretilebilir. İnsanlar hipnozu uygulayabilir, kendi kendilerini hipnoz edebilirler.

Hipnozun nasıl yapılacağı, adımları belli;  okuma yazma gibi her öğrenen insan uygulayabilir.

HİPNOZ KÖTÜYE KULLANILIRMI?

Az evvel kişinin isteği dışında girdiği hipnozu  kabul etmediniz; belgeselde izledim. İkinci Dünya Savaşında istihbarat görevlisine, hipnoz altındayken anahtar bir sözcük veriliyor;  bilinci açıkken hatırlamaması telkin ediliyor; gereğinde, bilinçaltının kilidini açan o parola oluyor.
- Şöyle izah edeyim: 1- İnsana iradesi dışında hiçbir şey yaptırılamaz kişinin ya kabulü ya yatkınlığı vardır. 2- “Hipnoz kötüyekullanılmaz” diye bir şey söylemiyorum. Basit bir ekmek bıçağıyla siz evde domates, ekmek doğrarsınız; öteki,  aynı bıçakla birini öldürür, evdeki ekmek bıçağı bile kişinin niyetine bağlı olarak bir silaha dönüşebilir. Kimya bilgisi atom bombası yapmak için de insanları tedavi eden ilaç yapımında da kullanılır;  fakat kötüye kullanım, kişinin istekli olması kabul etmesi ve yatkın olmasıyla ilintilidir; çalmaya çırpmaya yatkın olmayanı hırsızlığa zorlayamazsınız.

BİLİNÇALTI NASIL BİR ALAN?

Hipnozla bilinçaltına giriliyorsa, eşcinsellikle, eşcinsel olmakla, olmamak arasında gidip gelen, kişiliğinde karışıklık, kararsızlık yaşayana bu tür bir yardım yapılabilir mi? Bir televizyon programında artık karşı cinse geçmiş birisi, kendisini yardım almak için arayanlara “Bak emin misin? Sonra geriye dönüş yok” diye uyardığını açıklamıştı; demek ki kararsızlar da bulunuyor aralarında; onlar için soruyorum.
- Dünyada, dediğiniz kararsızlıkta, karışıklıkta olanlara ya da değişim dönüşüm arzusundakilere yardım eden hipnoterapistler var; hipnoterapinin  ciddi etkisi olacağı muhakkak. 

Bilinçaltına inilecek aslında bilinçaltı mı söyleyecek kişinin eğilimini gerçekte ne olmak istediğini?
- Hipnozla bilinçaltındaki olumsuz duyguların değişmesi söz konusu; yoksa bizim içimizdeki gizli bir yapının ortaya çıkması mevzu bahis değil. Bilinçaltı dediğimiz aslında insanın farkındalık alanı dışında kalan kısmıdır. İnsanın daha çok öğrenilmiş, otomatik hale gelmiş davranışlarının da kayıtlı olduğu bir süreç…

İnsana ait olmayan bir şey değil demek istiyorsunuz.
- Elbette bizi oluşturan farkındalıklarımız, bilinçle, akıl yürütme mekanizmasıyla ilgilidir. Yeğeninizin adı nedir?

- Faruk
- Ben sorana kadar aklınızda var mıydı?

- Hayır.
- İşte soru öncesinde bilinçaltı düzeyindeydi; farkındalık alanınızın dışındaydı, sorulunca bilinç düzeyine çıkmış oldu; soruluncaya kadar bildiğiniz halde, gündeminizde olmayan isim, bilinçaltıyla alakalı bölgedeydi.

OTOYOL HİPNOZU NEDİR?

- Hipnoterapi seansıyla fobimizden kurtulduk diyelim,telkinlerden uzaklaşınca ya da zamanla, korkularımız yeniden nükseder mi?
- Özellikle fobiler hipnoterapiyle çok kısa sürede yok edilir ve bir daha ortaya çıkmaz.

Tasavvuf talebeleri rabıta yapıyorlar nasıl yorumlarsınız?
- Rabıta denen hadise de bir nevi trans halidir.

Televizyon seyredenler gerçek anlamda hipnozedilebilir mi bu denendi mi?
- Mümkündür ama yasalarla ilgili belli sınırlar var. Zaten televizyonlarda bir şekilde yapılıyor aslında.

- Günümüzde  sezaryen yerine normal doğum öneriliyor sağlık açısından, ama normal doğum aşırı sancılı acılı bir süreç. Hipnozu cankurtaran olarak görüyorum normaldoğumda.
- Şimdi doğumlarda yaygınlaşıyor hipnozun kullanılması meraklı hekimlere eğitim veriyoruz.

O hekimler özel hastanelerde yüksek ücretle çalışıyorlardır.
- Bu da bir gelişmedir

- Otoyol hipnozundan bahsetmişiniz.
- Otoyol hipnozunun trafik kazalarındaki önemli faktörünü ilk kez biz getirdik gündeme.  İstatistiklerde trafik kazalarının nedeni olarak geçen, dalgınlık aşırı yorgunluk, uyuklama, hali aslında birçok vakada, otoyol hipnozudur. Şoförlerin otoyol hipnozuna girmesi için dalgın olması için aşırı yorgun olması gerekmiyor. Sekiz saat tam kaliteli uyku uyumuş birisi bile otoyol hipnozuna tutulabiliyor.

Nasıl bir dalgınlık halidir bu?
- Sürücü,  otoyol hipnozuna geçtiği anda hareket etse bile ani refleks geliştiremiyor ve bu özel hal istatistiklere yansımıyor. Yaptığımız basın açıklamasında, bu noktaya dikkat çektik; çünkü bu anlamda şoförlerin de bir eğitim görmesi gerekiyor. Şoförleri denetleyenler de bu bilgilere vakıf olmalı.

ELLERİM TERLİYOR, TİTRİYORUM, KALBİM ÇARPIYOR”

Hipnozla ilk ne zaman tanıştınız?
- İlkokul 5’te bir gazete küpüründe hipnotizmayı anlatan bir kitap ilanı gördüm; merak ettim, harçlığımı biriktirdim, Malatya’daydım ,zaten orada doğdum. Zarfın içerisine biriktirdiğim harçlığımı koydum ve İstanbul’daki adrese gönderdim, bir ay sonra hipnotizmayla tanışmamı sağlayan kitabı bana gönderdiler. Çocukluğumda böyle bir dokunuş var.

 Bilimsel manadaki gerçek hipnozla buluşmamız 2006-2007 yıllarındaydı sanıyorum. O zamanlar psikoloji okumamıştım, edebiyat fakültesini bitirmiştim. Üniversiteye hazırlık dersanem, eğitim şirketim vardı; şirketlere personel, yönetici yetiştirme eğitimleri veriyordum. Sunum tekniklerini anlatırken, eğitimlerde,“toplantıda tam sunum yapacakken içim kabarıyor ellerim ayaklarım terliyor yüzüm kızarıyor herkes sanki bana bakıyormuş gibi geliyor oradan kaçmak istiyorum” gibi yakınmalarını hep dile getirince insanlar ,anladım ki bu tarz eğitimvermek yetersiz kalıyor. İşte bu arayış sürecinde hipnoz tekrar karşıma çıktı. Şirketimi, mesleğimi, işimi, gücümü kapattım; kendimi hipnoz eğitimine, hipnozun yaygınlaşmasına adadım; gecem gündüzüm hipnoz .

ELLİ SENE ÖNCESİNİN HİPNOZUNDA KALMIŞLAR”

- Dikkat ettim videolarınızda sizi hep hipnozu savunur halde buldum. Karşınızda bir direnç varmışçasına.
Çünkü bu benim misyonum. İnsanlığın en temel bilgilerinden biri olan hipnozu Batılı, yaklaşık altmış yetmiş yıldır, eğitim, spor, istihbarat, tıp alanında etkin bir şekilde kullanıyor. Toplum mühendisliği ilkelerini, hipnotik esaslardan devşiriyor; bu ülkenin de bu bilgiye açık olması gerekiyor. Ülkemizin savunması,  gelişmesi, ufkunun açılması, donanımın artırılmasında hipnozdan faydalanılmasını arzu ediyorum. Hipnozun doğrusunun anlatılmasını bir misyon olarak benimsedim. Hipnoz, insanların daha fazla fark etmesi gereken insanlığın en temel bilgilerinden birisidir; bu anlamda anlatıyorum ve her yerde bir kale gibi de savunuyorum elbette.

- “Elli sene öncesinin hipnozunda kalmışlar” diyordunuz bir söyleşinizde. Günden güne ilerleyebilir mi?
- Evet gelişmeye açık bir ilim. Gerçekten elli sene öncesiyle bugün arasında fark var; beş sene öncesiyle bile arada yüzde ikiyüz fark görülüyor.

Hipnoz bilimi mi diyelim?
- Hipnoz bilimsel bir yöntemdir; hipnoz tekniklerinin her anlamda gelişmesi değişmesi yeni tekniklerin fark edilmesi bilimsel esaslarının oturtulması anlamında hipnoz gelişmektedir. Şu anda okyanustan bir damlanın farkındayız. İnsan beynini ne kadar öğrenmişsek hipnozu da o kadar biliyoruz. Zamanla insan beyninin imkanlarını da daha fazla öğreneceğiz, hipnozun imkanlarını da…

(Mehmet Başkak’ın Boğaziçi Üniversitesi kampüsündeki toplu hipnoz uygulamasının ve konferansının videosunu  yayınlayan, bu şekilde kendilerini fark etmemi sağlayan www.mistikalem.com sitesinin yöneticileri Orhan Çınar ve Yaşar İliksiz’e, sorularımla yorduğum Mehmet Başkak’a ve röportajı kesmeden yayınlama sözü veren Ünal Tanık’a teşekkürü borç biliyorum. s. Kadıoğlu)  

Ad & Soyad
E-Posta
Yorum