Habertürk Linki: http://www.hthayat.com/iliski/haber/1049244-makyajli-kadinlar-kiskaniliyor
Scotland (İskoçya) Stirling Üniversitesi'nden bir grup bilim insanı tarafından yapılan araştırmaya göre erkekler makyaj yapmış kadınları daha havalı görüyorlar, kadınlar ise makyaj yapan hemcinslerini baskın bir karakter ve ayrıca hafifmeşrep olarak görmeye daha meyilliler.
Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, bu ilginç araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi: “Araştırma kapsamında iki deney yapıldı. Birinci deneyde, bilgisayar programı kullanılarak kadın yüzlerine standardize edilmiş bir miktarda makyaj uygulandı. Daha sonra bir grup kadın ve erkek katılımcıdan bu yüzleri, çekicilik, havalı olma ve baskınlık yönünden derecelendirmeleri istendi.
Genel olarak, deneylerin hem kadın hem de erkek katılımcıları makyaj yapılan yüzlerin estetik olarak daha çekici olduğu konusunda uzlaştılar ama havalı ve baskın karakter olma yönünden yaptıkları derecelendirmeler kadın ve erkekler arasında farklılık gösterdi. Kadın katılımcılar makyajlı yüze sahip kadınların daha baskın karakter olduğu yönünde fikir beyan ederken, erkek katılımcılar makyajlı yüze sahip kadınların daha havalı olduğunu düşündüklerini belirttiler.
Araştırmacılar, ikinci bir deney yapıp, kadın katılımcılarda makyajlı kadınları daha baskın karakter olarak görme eğiliminin kıskançlıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamaya çalıştılar. Sonuç pek şaşırtıcı olmayacak şekilde: "Kadınlar, makyaj yapan hemcinslerine karşı daha çok kıskançlık hissediyor." Dahası, araştırmacılar yaptıkları araştırmada, kadınların yüzü makyajlı hemcinslerini erkekler için daha cazibeli ve daha hafifmeşrep buldukları sonucuna vardılar. Aslında kadınlar, makyajlı hemcinslerini daha çok rakip gibi algılama eğilimiyle baskın bir karakter olarak değerlendiriyor. Kıskançlık duygularıyla ele alıyor ve buna göre kategorize ediyorlar.”
Psikolog Mehmet Başkak, araştırmanın sonuçları hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Kirpiklere maskara, yüze kapatıcı ya da allık sürmek bir kadının sadece görünüşünden duyduğu memnuniyet seviyesini artırmıyor, makyaj yapmak aynı zamanda bir kadının kişiliğiyle ilgili başkalarının algısını da önemli ölçüde değiştirebiliyor. Bununla birlikte karşıdaki kişinin cinsiyetine göre makyaj yapmış kişi hakkındaki izlenim değişiklik gösterebiliyor. Daha güzel görünmek ya da kusurları gizlemek için yapılan makyaj, arzu edilenin tam tersi bir etkiye, bir kusura dönüşebilir. Sosyal konumumuz, bulunduğumuz bağlam kıyafetlerimizi, iletişim tarzımızı belirlediği gibi makyajı da belirlemelidir. Örneğin iş mülakatlarında belli bir pozisyon için başvuran bir kadının çok ya da az makyaj yapmış olması onun lehine ya da aleyhine işleyebilir.
Tabii ki, bir kadının kişiliği dış görünüşünden ve çekicilik düzeyinden ibaret değildir. Ama yine de bir kadının dış görünüşü, başkaları tarafından onun yetenekli, baskın, çekici algılanmasında önemli ölçüde rol oynuyor. Elbette iş dünyasında gerçek ve uzun vadeli başarı istiyorsak, sahip olduğumuz yetenekler, zeka ve tecrübemiz, kusursuz bir göz makyajı yapmaktan ya da ışıltılı rujlar sürmekten çok daha önemlidir.
Alışverişe, sokağa çıkıldığında uygulanan hafif ve daha çok doğal renklerin seçildiği günlük makyaj belki de belli belirsiz bir yapıdayken, renklerin oldukça belirgin olduğu, daha kalıcı olması arzu edilen, vurgulu ve gece makyajı olarak adlandırılan uygulamalar arasında ciddi bir fark vardır. Bu fark karşıdakinin üzerinde oluşturduğu algıyla da ilgili bir farktır. Özellikle belirli bir duyguyu yansıtma, belli bir izlenim oluşturmak için yapılan şov makyajı da daha çok dikkat çekmeye yönelik daha uzun süre gerektiren bir makyaj türüdür. Öne çıkartmak istediğiniz her ne ise amaca göre bir izlenim bırakmak tamamlayıcı kıyafetler ve saç stiliyle kolaylaşmaktadır. Dış görünüşün başkalarının bizi algılama şekli üzerinde önemli ölçüde rol oynadığını düşünürsek bu durumu bir ölçüde kendi lehimize kullanmanın da bir sakıncası yoktur. Burada bahsi geçen araştırmanın da ortaya koyduğu gibi makyajı gerektiği zaman silmeyi ya da daha az yapmayı bilmek de aynı derecede önemlidir.”
